Miyokard EnfarktusKalp krizi olarak da adlandırılan akut miyokard infarktüsü; damar tıkanıklığı veya koroner arter hastalığının ortak sonucu olup, bir veya daha fazla damarın tıkanması ile kalbin kan ile beslenememesi sonucunda ortaya çıkan klinik tablodur.

Günümüzde, kalp ve damar hastalıklarının neden olduğu ölüm oranının her toplumda yüksek olduğu bilinmektedir. Tüm dünyadaki ölüm nedenleri arasında birinci olup, dünya nüfusunun %25’ini etkiler. Ülkemizde de oldukça önemli bir sorun olan kalp damar hastalıkları, 50 yaş üstündeki yetişkinlerde %12-15 arasında daha sık görülmektedir.

Miyokard infarktüsü (MI), hasta ve çevresinin yaşam kalitesini etkileyen, ölüm oranı yüksek bir hastalıktır. Yapılan çalışmalarda; taburcu olan hastaların %50-60’ının bir yıl içinde yaşamlarını kaybettiği bildirilmiştir. Bu kayıpların sebebinin, kalbin aniden durması ya da infarktüsün tekrarlamasına bağlı olarak geliştiği bilinmektedir.

Miyokard iskemisinin başlaması, kalp krizinin gelişmesinde ilk adımdır ve oksijen ihtiyacı bulunur. Belirtileri; göğüs bölgesinde ağrı, rahatsızlık ya da bitkinlik benzeri durumlar olmaktadır. Akut kalp krizinin sebep olduğu rahatsızlıklar genellikle 20 dakikadan fazla sürmektedir. Bölgenin hareketleri ile ilişkili olmayan göğüs ağrısı, terleme, bulantı veya bayılmanın eşlik edebildiği görülmektedir.

Magnezyum, koenzim Q10, karnitin ve bazı B vitaminleri gibi besinlerin eksikliklerinden kaynaklanabilir. Akut miyokard enfarktüs hastalarında antioksidan uygulanmasının hastalarda iyi sonuçlar verdiği bildirilmiştir. Yapılan çalışmalarda; akut kalp krizinde magnezyumun ölüm oranını büyük ölçüde azaltabildiği, ayrıca L-karnitin alımının da akut MI tedavisinde yararlı olduğu bildirilmiştir. C , E ve B vitaminleri gibi diğer besinlerin tüketimi de oldukça önemlidir.

Miyokard EnfarktüsMiyokard enfarktüsü, orta ve ileri yaş hastalarda daha sık görülen, kişinin yaşam kalitesini etkileyen önemli bir hastalıktır. 40 yaştan önce koroner arter hastalığı daha az görülürken, 40 yaştan sonra damar tıkanıklığı ve bununla beraber koroner arter görülme sıklığı da artmaktadır. Depresyon ve kötü sosyal çevrenin, kalp hastalıklarının gelişmesinde önemli faktör olduğu bildirilmektedir.

Miyokard enfarktüs hastalarında ilk birkaç gün anksiyete görülürken, sonraki günlerde inkar, depresyon ve hastalar hayatlarını kaybetme korkusu yaşayabilmektedir. Kalp hastalarının psikolojik uyum düzeylerinin ve sorunlarının belirlenmesi hastalığa uyum için çok önemlidir. Bu amaçla hastalara psikoeğitim sağlanabilir.

Erkeklerde 45, kadınlarda 55 yaş ve üzeri önemli bir faktördür.

  • Ailede kalp hastalığı öyküsünün varlığı,
  • Sigara,
  • Tansiyon,
  • Kolesterol,
  • Düşük HDL-kolesterol,
  • Diyabet,
  • Obezite,
  • Stres,
  • Fazla alkol tüketimi,
  • Fiziksel aktivitenin azlığı,
  • Doğum kontrol hapı kullanımı,
  • Menopoz.

Dünya Sağlık Örgütüne göre; bel çevresi ölçümü ciddi bir risk olarak değerlendirilmektedir. İdeal bel çevresi ölçümlerinin; erkekte 94 -102 cm, kadında 80-88 cm arası olması gerektiği bildirilmektedir.

Miyokard Enfarktus
  • Beslenmede yağı azaltmak oldukça önemlidir. Diyette bulunan toplam yağ miktarı enerjinin %30’unu geçmemelidir.
  • Doymuş yağ tüketimini azaltılmalıdır. Doymuş yağlar kan kolesterol düzeyini yükselttiği için önemli bir risk faktörüdür. Diyette doymuş yağlar, toplam enerjinin %7’sinden az olmalıdır.
  • Doymuş yağlar yerine doymamış yağlar kullanılmalıdır. Hayvansal kaynaklı yağlar ya da margarinler yerine bitkisel sıvı yağlar (zeytinyağı, ayçiçekyağı gibi) tercih edilmelidir.
  • Diyette günlük kolesterol alımının 300 mg’ın altında olması (eğer kalp damar hastalığı riski varsa <200 mg/gün) sağlık açısından büyük bir öneme sahiptir. Doymuş yağ alımının kısıtlanmasının, kolesterol düzeyinin düşürülmesinde etkili olduğu bilinmektedir.
  • Posa tüketimi arttırılmalıdır. Günde 5-7 porsiyon sebze ve meyve tüketimi, haftada 2 kez kurubaklagil, kepekli, yulaflı besinler önerilmektedir. Günlük 25-30 g posa tüketilmelidir.
  • İdeal vücut ağırlığının korunması gerekmektedir.
  • Kalp sağlığı için fiziksel aktivitenin arttırılması önemlidir. Kan kolesterol ve trigliserit düzeylerini normal seviyede tutar, HDL’yi arttırır ve kan basıncını düşürür. Günde en az 30 dk. orta şiddette egzersiz (yürüyüş, yüzme, hafif koşular gibi.) önerilmektedir.
  • Hipertansiyonu olan hastaların kontrol altına alınması önerilmektedir. Tuz, kalsiyum, yağ ve alkol tüketimine dikkat edilmelidir. Doymuş yağların da kan basıncını yükselttiği bildirilmektedir.
  • Sigara, stres ve alkolden uzak durulmalıdır.

Göğüs ağrısı kalp krizinin en önemli belirtisidir. Fakat, özellikle diyabet hastalarında hissedilmeyebilir. Bu durum sessiz kalp krizi olarak adlandırılmaktadır. Ağrının genellikle; göğüsten kollara, ense, çene, karın veya sırta doğru yayıldığı bildirilmektedir. Bazen sadece biri de görülebilmektedir.

 

Bu ağrının genellikle saatlerce ve şiddetle sürdüğü bildirilmektedir. Ağrı, göğüste daralma hissi ve hazımsızlık olarak da hissedilebilir. Buna nefes darlığı, soğuk terleme, baş dönmesi, bayılma, mide bulantısı ve kusma da eşlik edebilmektedir.

Acil bir durum olan kalp krizinde, hastanede yoğun bakım altına alınmasını gerektirebilir. Miyokard enfarktüste erken tanı oldukça önem taşımaktadır. Zaman geçtikçe ritim bozuklukları artarak hastanın yaşamını yitirme olasılığı ve harap olan kalp kası miktarı artabilmektedir. Harap olan kalp kasının tedavisinin olmadığı bildirilmektedir.

 

Kalbinizi kontrole etmek için kliniğimizden randevu alabilirsiniz.